7 Mayıs 2012 Pazartesi


Asfalt Zemin



Parmak uçlarım boşlukta şimdi
Ellerimi açtım koyu bir karanlığa
Aşağıda insanlar küçücük
Hepsi birer acı taşıyor damarlarında atan kanda
Bi çoğu yorgun düşmüş
Sahte gülümsemeler barındırıyorlar dudaklarında
Burdayım işte bende
Birçok kez yıldızlarla konuştuğumuz yerde
Bu defa sırtım boşluğa dayalı
Önümde ölüm, arkamda yaşarken ölüm 
Hani bir yıldız seçmiştik seninle
Bizim olmuştu tüm evrene inat
Bak kaydı düştü şimdi boşluğa
Bırakıyorum şimdi kendimi bende karanlığa
Asfalta hızla çarpmadan önce 
Senin yüzün gözlerimde
Gözyaşlarım boşlukta.
Parçalarımı toplayanlara söyle
Kalbini bulamazsınız de
Çünkü onu ellerimle parçalayıp
Köpeklere yem ettim de
Sen hayatla dalga geçerken
Büyük bir dalga boğdu beni karanlıkta
Nefes alamıyorum artık
Ama tüm gücümle 3 kelime çıkarıyorum
Kurumuş ve kan kusmaya yüz tutmuş boğazımdan
Seni Seviyorum...
Hoşça..

4 Mayıs 2012 Cuma






Selam
Ben Cansız Beden;
Savrulup atılmış bir hayatın sahibiyim
Herşey onu karşımda görüşümle başladı aslında
Elimdeki herşeyi tek tek ona bakarken kaybettim
Tıpkı fırtınada yapraklarını kaybetmesi gibi ağacın
Sevmedim başka kimseyi
Sevemedim belki de bilmiyorum
Ben adını silsem de hafızamdan
Kalbim her 2 saniyede bir onun adını sayıkladı
Gözlerim baktığı yerde onun yüzünü gördü
Rüzgar öylesine güzel esiyordu ki onun sesini hatırlatıyordu
Ben Ruhsuz bir can;
Elma yediğinde senin aldığın tadı alamam
Alkol aldığında "kafa" dediğiniz şeyi olamam
Sıradanlaşmış hayatıma dair tek görüntü
Sigara dumanı arkasına gizlenmiş hayallerimdir benim
Kaç gece küllerim savruldu bir ben bilirim
İsyan etmelerim boşa
Gidecektin zaten gittin
Umutlar içinde umudumu yerle bir ettin
Canın sağolsun..
Git .




Karanlık...
Güneşin doğmasını bekledim
Sokak lambalarının altında, her geceyarısı

Saat 06:43 de seni görecektim çünkü

Sen evden çıkardın

Ben bir güneşe bir de sana bakardım

Bazen güneşi sen seni güneş sanardım

Sen giderdin zaman dururdu

Güneş kaybolurdu gökyüzünde

Sokak lambası cızırtılı yorgun yaşamına veda ederdi

Zaman geçmezdi sen yokken..

Seni bekliyorum hala o sokak lambasının altında

Bir elimde şarabım bir elimde tütünden bozma sigara

Üzerim paramparça bir dilenci edasıyla
Sen gelmezdin güneş doğmazdı..

Şimdi sen sıcak yuvanda mutlu

Ben zamanın ortasında yalnız..

Karanlık ve dakik...

2 Mayıs 2012 Çarşamba



Kirli bir tuvalette hatırlarsan onu mezen bok yemek olur!


Islık çalardı çobanlar, gölgeme atar yaptığım bir dağ başındayım, kesildi taşa nispeten duruşlar, simetrik akarken göz yaşlarımız, uyumsuzluk, uykusuzluk vitrinidir bakışlarım, sevilen bir yaz akşamı gider, dudaklarımız yokluğunda kışlar, bana öyle geliyor ki gitmiyorsun bence sen, sanırım değil baya eminim gitmiyorsun,
ıslak yatağım,
yaptığım hatalar,
toy gençliğim,
titreyen yaprak,
siyah gecenin saydamlığı,
sahiplenmediğim kavgalar,
kafam güzel güzel dans ettiğim sabaha karşıları,
kül tablasına kendi kendine yanıp külüyle boylu boyunca uzanmış sigaram şahit buna!

Hayret, ben şimdi ölsem o sanki mutlu olacak gibi hissediyorum, uzun zamandır bu hissi duymuyordum, kulaklarımı avuntular tıkamıştı, kanımı emerken gömleğim, ceketimle belimdeki bıçak yarasını saklamıştım oysa, o korkup gitmesin diye yanımdan, dizelerimin dizlerine kapanıp ağlıyorum resmen, her virgülde soluk alıp fahişelerin içine ıkınıyorum, gövdemden nefret ediyorum, nasıl bir hayattaysan, o hayatta ölümlü bil istiyorum, nasıl bir hayatta olursan ol benim kollarımda öl istiyorum.

Sen ağladıkça seni seviyorum, güldüğünde kendi çirkinliğim den utanıyorum!

Kısıp kaldım buraya, sesimde ona nazaran, tecevüzdeyken basılmış bir yakalanmışlık, ah orospu çocuğu madem seviyordun neden siktin der gibi bir baba bakışı, ben utanıyorum hatıralarımdan ve söylemiyorum seni sabahlara kadar becerdiğimi, galiba söyledim ama hala seni seviyorum, aynı anda de becerdim, ne sen fahişeydin, ne ben müşterin, sanırım sevmiştik ve sevişmiştik, imgelerim diyorum, evet imgelerim, yazdıklarım en azdırıcı poz veren mankenidir, daha geniş bir zamanda sevmek isterdim seni, kusura bkama bu ömürlük isteyebiliyorum seni.

Kaç pencere parçalamam lazımsa kafamla söyleyin, ne ben kendimi kandırayım, nede onun gelmeyişini!

Resimlerin mumyalanmış haline denir albüm, hesapsız bir iflas ediştir, mantıklı bir evlilik gibi, bence biz imgelerimizi kaybettik, yoksa bu yazı bu hale gelmezdi, boktan bir gecenin sifonu gibi rüyalarımdaki yüzün, ah hüzün diyorum, savaş sirenleri arasında annesini arayan bir çocuk gibi, dahası yok denilen bir esrar müptelası gibi, hep gibi gibi işte bir kendim olup da sevip özleyemedim seni, ya bu şaire, ya şu serseriye benzettim halimi ama açık yara farkla o sevdiklerinden daha çok çekiyorum acını, elektirikler gittikçe değil, şartelini her indirdiğim evimin karanlığında özleyeceğim seni, şimdi imkanlar uygun olmayabilir ama elimden geldiğince yumruklayabiliyorum kirişlerimi.


Gözlerinin derinliklerini hiç keşfetmemi olsam da, gözlerin için aynı şarkıyı baya bir dinlemişliğim vardır!

sen nasıl sarhoşsun böyle
      
      Bu ara nefes almak istiyorum. Şöyle özgürlük kokan bir tepeye çıkıp derin derin içime çekmek istiyorum kirletilmeye yüz tutmuş havayı.. Aşağı baksam uçurum yukarı baksam karanlık. Öylesine ellerine tutuşturulmuş ve pek yaşanılası olmayan bir hayatı yaşıyorsun sanki. Yazın ortasında it gibi titrer kışları ter basar olur. 
      Peki beni böylesine cansız yapan şey ne ki? Kim bilir; kader derler ama yazılanın ortası yırtılmış be dostum.. Hani bir yerlerde bir "mutluluk" yazar ya işte o paramparça olmuş. Tek bir cümlenin eksikliğiyle yaşanmış bir kadere boyun eğdim kıldan ince hesabı. 
      Geçenlerde rüzgar dansı yaparken tuttum göğsümü ve düştüm yere derin bir sızıyla. Soranlara kalbim ağrıyor dedim doktora git dediler. Doktor mu? Ameliyatı mı çıkmış bunun arkadaş? Açacaklar göğsünü karanlık çökmüş kalbini aydınlatacaklar ameliyat masasının korkutucu tepe lambalarıyla. Hayır doktor bey sen ampul soksan işe yaramaz karanlığı ruhundadır kalbimin. Daha doğrusu ruhu olmayışındadır. O aldı.. Az önce aldı ve gitti...
#SrdrAgrdg